14 Nisan 2010 Çarşamba

YAŞAM ve BİLİNÇ ÜZERİNE

İnsanın diğer canlılardan farkı olmalı, demişler..


Hani okumak gibi, yazmak gibi, düşünmek gibi, ekonomik faaliyetlerde bulunmak gibi, haksızlığa karşı mücadele etmek gibi, 'sürü'nün mantığıyla hareket etmemek gibi vb. vb...


Sonra kurallar uydurmuşlar kendi kendilerine. Aşna fişneden vakit ayırıp yukarıdaki işleri "insan" gibi yapalım diye.


"Evlilik tek eşli" olsun demişler..


Okumayı, yazmayı, doğru düşünüp davranmayı öğretelim diye "eğitim-öğretim/okul, vb." kurumlar icat etmişler..


Bu kurumlar; sadece bunları öğretmekle kalmamış, yaşamı kolaylaştırmak için "teknoloji" denilen bilim dalının da gelişmesine neden olmuşlar..


Bu bilim dalı geliştikçe insanların boş zamanları artmış.. Yaşamlarını renklendirmek ihtiyacını hissetmişler.. Sanat, spor vb.. sektörleri uydurup geliştirmişler.. İşte, ancak ondan sonra yaşam, YAŞAM olmuş!


***


Paul Ehrlich'in sevdiğim bir sözü var: "Şans, hazırlıklı kafalara güler." Zamane dilinde "donanımlı" diyorlar bu "hazırlıklı kafalara".


'Şans' için de, 'başarmak' için de koşul: Donanımlı/bilinçli olmaktır!


Yani yaşam yarışında kazanmak için donanımın yeterli olması gereklidir.. İşte bu "donanım"ın ilk adımı yukarıda sözünü ettiğim "eğitim-öğretim/okul, vb." kurumlarında atılır.


Sözün özü: YAŞAM'ın renkli ve kaliteli olması; YAŞAM'ı oluşturan ögelerin insanlarca özümsenmesiyle (=donanımla/bilinçle) doğru orantılıdır!