16 Mart 2010 Salı

Gösteri Dünyası


80'lerden sonra bütün dünya bir GÖSTERİ DÜNYASI oldu ve onun kuralları biçimlenmeye, yazılmaya başlandı.. Bu dünyada gemiler para ile yüzüyor.. "Paranın" da adresi: Rek-lam-laaaaar.. Reklamın iletileceği kişi sayısı önemli tabii.. Buna da kısaca "reyting" deniliyor.. Yani "ne kadar ekmek, o kadar köfte". Reytingin fazla olması için gösterinin o kadar "sıradan" ve aynı zamanda "sıra dışı" olması gerekiyor. Yani herkesin yapabileceği ama çok az kişinin üstün başarı göstererek altından kalkabileceği alanlar olması gerekiyor.. Örneğin futbol, basketbol vb.. Başlı başına bir sektör bunlar.. Dünyanın parasını kırıyorlar her maçta.. Bu, özetin özeti.. Çok daha geniş ve karmaşık bir yapısı var. İlgili okullarda ders, hatta özel bir bölüm bile olabilir.


"İlk çağlardan beri olimpiyat oyunlarının sloganı haline gelen “Citius, Altius, Fortius” aslında atletizmin felsefesini oluşturur. “Daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü”. Atletizm daha hızlı koşmak, daha yükseğe atlamak, daha ileriye fırlatmak demektir." İşte GÖSTERİ dünyasının tanrıları bu sloganı almışlar, daha güzel, daha yakışıklı, daha heyecanlı vb. kavramları da eklemişler, reytinglerini dolayısı ile kazançlarını maksimize etmek için tepemizde boza pişiriyorlar.


GÖSTERİ dünyasının tanrıları, Köleci toplumun Spartaküslerini, Maximuslarını öylesine allayıp pulluyorlar ki "ulan bu çağda böyle yaşayacağıma o çağda 'köle' olsaydım keşke" dedirtiyorlar adama.. "Resmî Tarih" dedikleri şey de öyle.. Başından sonuna kadar bozulmadan ezberlenilen ve o tarihi öğretenlerin "işlerine geleni işlerine geldiği gibi aktardıkları" bilgiler bütünü!


Oysa yapılması gereken; sunulan yanılsamaya kanmak, eskilere özenti değil; 'bizden önce geçenler'i öğrenerek, bilerek, süzmek ve ders çıkarmak olmalıdır! Akla gelebilecek her şeyi sorgulamak/tartışmak/yargılamak ve başarı için mücadele vermek olmalıdır!


Ancak, çağdaş (ve hızlı) dünyanın engellilere sunduğu nimetleri yok saymak da nankörlük olur.. Her şeyden önce, bilgisayar ve internet dünyasının süper gelişimi akıllara durgunluk veriyor.. Tıp ve ilgili sektörlerdeki gelişmeler de az sayılmaz.. ABD ve AB halklarının/engellilerinin verdikleri mücadelelerle kazandıkları haklar, kopyala-yapıştır yöntemiyle ve dayatmalarla (AB müktesebatı bir 'dayatma'dır! 'Dayatma' her zaman kötü değil yani) olsa bizlere de az buçuk uygulanmaya başlandı.. (Aslında adı konulmayan ve sakat bir çelişki var ortada.. Tarih boyunca hep bu tür yöntemleri kullanmaya alıştığımızdan, hep "başkası pişirsin biz de onu kullanalım" dediğimizden, "Amerika keşfedilmiş nasıl olsa, bi daha keşfetmeye gerek yok" düşüncesini –onu da yanlış yorumlayarak- tembelliğimize kılıf olarak kullandığımızdan günlük uygulamalarda yakınmalar çokça ortaya çıkıyor.)


Yukarıda "süper gelişim"den söz ederken, engellilere sunduğu nimetleri göz önüne getirmiştim.. Evden çıkmaya bile gerek duymaksızın alış-veriş yapabilmek, banka işlemlerini yapabilmek, dinlemeye doyulamayan müziği dinlemek, başka türlü asla izlenemeyecek filmleri izlemek, piyasada bulunmayan e-kitapları okumak vb. vb. Ama yine de; bütün bunları en iyi şekilde değerlendirebilmek için, yeterli bir –beyinsel- donanım gerekli! İllâ ki donanım!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder