1 Şubat 2010 Pazartesi

Niye hayat daha güzel değil?!


Hepimizin bildiği gibi; insanoğlunun 5 ana duygusu var.. Bunlara bağlı olarak, yürümek, kaldırmak, yüzmek, düşünmek, konuşmak vb. gibi bazı eylemleri gerçekleştireceğimiz organlarımız da gelişmiş durumda.. Bunların sağlıklı insanlarda, normal olduğu kabul ediliyor. Sakatlarda da bu organlardan birinin ya da bir kaçının olmamasından/gerektiği gibi çalışmamasından doğan problemler var.


İşte sakatlar; genellikle kendi çabalarıyla, çalıştıramadıkları duyularının/organlarının yerine başka duyularını/organlarını güçlendiriyorlar.


Örneğin; işitme duyusu yoksa ya da azsa; yazısı normalden güçlü olabiliyor. Yürüyemiyorsa; kolları güçlü olabiliyor, halter kaldırabiliyor, çok iyi yüzebiliyor, okuyabiliyor, beyinsel olarak daha güçlü olabiliyor.. Göremiyorsa; kulakları, dokunma hissi ve hatta 6. his denilen normal insanlarda olmayan 'önceden hissetme' duyuları gelişmiş olabiliyor, yine geliştirdikleri beyin gücü sayesinde iyi derecede 'satranç' oynayabiliyor. Vb.


'Başarı' buradan sonra doğuyor! Sakatlar; geliştirdikleri yanlarını akıllıca kullanabildiklerinde, toplumun sağlıklı üyelerinin kolay kolay altından kalkamayacakları işleri bile rahatlıkla yapabiliyorlar! Berikilerin de iyi niyetli olanları, yapamadıkları şeylerin bu sakatlar tarafından yapıldığını görünce, alkışlıyorlar!


Bu noktada 'iyi niyet-kötü niyet' (sağlamların) duyguları öne çıkıyor. Bu da 'toplumsal bilinç'le, eğitimlilikle, ekonomik anlamda kalkınmışlıkla yakından ilgili.. Yani, fiziksel engellerin kaldırılması yetmez! Kafalardaki engellerin de kaldırılması, bunun da 'eşzamanlı' olması gerekir.. İstersek uzay merkezi gibi döşenmiş kentlerde yaşayalım; toplumun yaygın bilinç düzeyi yerlerde sürünüyor ise: "Niye hayat daha güzel değil?!" diye sormaya devam ederiz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder