30 Mart 2011 Çarşamba

Yaşamak İçin.. III.

İnsanoğlu/kızının 'yaşamak için' yaptığı yolculuğunu devam ettirelim..

İNSANIN TOPLUMSALLIĞI

Elbette insan, tüm bu gelişmelerde tek başına değildi. Hiçbir zaman ‘Robinson’ olmadı. İnsanı insan yapan özelliklerden birisi ve en önemlisi: Toplumsal Yaratık olmasıdır. Üstelik toplum yaratığı ve aynı zamanda toplum yaratıcısıdır da. İnsanın bu durumu, yani toplumsallığı; TOPLUMSAL İLİŞKİLER’i ile gerçekleşir. Bunlar ikiye ayrılır: Maddî ve manevî ilişkiler.

MADDÎ (SOMUT) İLİŞKİLER: Alet/araçlarla yapılır. Belirleyici/etken ilişkilerdir. Üretim + Dağıtım + Tüketim araçları kullanılır.

MANEVÎ (SOYUT) İLİŞKİLER: Düşüncelerle ilgilidirler. Belirlenen/edilgin ilişkilerdir. Duygu + Düşünce + Dilek ilişkileridir.

İnsan tanımında kullandığımız DÜŞÜNCE + ARAÇ + TOPLUM üçlemesi yaşamın tüm alanlarında diyalektik bir bütünlük içerisinde karşımızdadır. Bu içiçelik sentez durumundaki ‘doğayı değiştirmek/üretim’ konusunda daha da belirginleşir;

TOPLUMSAL İNSANIN DOĞAYI DEĞİŞTİRMESİ:

Canlı organizmalarla doğa arasında yaşam süresince yapılan bitmez tükenmez madde alışverişi; doğayı değiştirmektir. Bu eylemin İNSAN tarafından ve bir takım ARAÇlar yardımıyla yapılması ÜRETİM’dir. Hiçbir hayvan bu anlamda (yani araçlar kullanarak) üretim yapamaz. Böylece insan, doğayla yaptığı savaşı kazanır ve ona egemen olur. Ayrıca,

  1. Hayvanlar, doğa ile madde alışverişlerini yalnızca organları ile yaparlar. İnsan ise düşünerek geliştirdikleri aletler yardımı ile yapar. Maddî ilişkiler içerisinde bulunduğu toplum; kuşaklar boyu geliştirdiği üretim araçlarını ve üretim yöntemlerini manevî ilişkiler yardımıyla insana sunar. Bu ‘Toplumun insanı yaratması’ demektir. İnsanın ise toplumdan aldıklarını ‘beyin süzgeci’nden geçirdikten sonra kendine ve topluma yarayışlı duruma getirmesi ‘yaşamını sürdürebilmesi’ için koşuldur.


  1. Hayvanlar doğaya pasif olarak, insanlar aktif olarak uyarlar. Çünkü; insanı çeşitli araçlar, yöntemler, gelenek ve görenekler, dil ve düşünce biçimleriyle donatmış olan toplum, onun doğayı değiştirerek kendisine yarayışlı bir duruma getirmesini sağlar. Hayvanlarda ise, bu kadar ayrıntı hiçbir zaman olmadı!

İNSANIN KİŞİLEŞMESİ

Konuyu şimdilik bitirmeden, insanın toplumsal yaşamda kişilik kazanmasına ve varlığını yozlaştırmadan sürdüre gelmesine neden ve gerekçe olan olgudan söz açmalıyız:

Toplum yaşamındaki ilk ve belki de en önemli düzenleme; cinsel ilişkiler üzerine kurulmuş.
Günümüz tıp bilimi, yakın akraba arası evliliklerin ve ensestin, tedavisi olanaksız hastalıklarla gelecek kuşakların sağlıksız/dejenere/yoz kuşak olacağını kanıtlamış. Ama ilkel insan, bunu acı acı yaşayarak da olsa pratikte görmüş. Ve "tabu"lar ile yasaklamış!

Oysa gelişmiş insan, yine acı acı yaşayarak, üstelik kendi yarattığı trafiğin kazalarını ya da nükleer santrallerin deprem ve tsunamiyle oluşan cehennemini önleyemiyor, aciz kalıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder