14 Ocak 2010 Perşembe

"Olmalı mı Olmamalı mı?"


Bülent Ortaçgil'in "Olmalı mı olmamalı mı"sının iki dörtlüğünü çok çok severim:


Olmalı mı olmamalı mı

Yoksa hiç değişmemeli mi

Ama ben değişmezsem,

Ben olamam ki

...

...

Bilmeli mi bilmemeli mi

Yoksa hiç öğrenmemeli mi

Ama ben öğrenmezsem,

Hiç olamam ki


***


İnsanoğlunun yaşamak için, gerçekte "ben de varım" diyebilmek için, kendisini ve çevresini değiştirme-geliştirme serüvenindeki üretici güçleri; teknik, coğrafya, tarih ve insan olarak 4'e ayırabiliriz. İşte öğrenilmesi, bilinmesi ve öğretilmesi gereken şeylerin tümü bu dört ana başlığın içerisine girer. Ne kadar basit değil mi?


***


B. F. Skinner demiş ki;

'Öğretilen şeyler unutulduktan sonra geriye kalan, eğitimdir.'

Burada; "öğretilen şeyler" gerçekten unutulur mu? Sorusu çıkıyor karşımıza..

Bir yerlerde okumuştum.. Her gün insan beynindeki hücrelerin üçte biri ölür, ertesi gün yenilenirmiş..


Bilgi dolu hücre öldüğünde içindeki bilgiler de ölüyor. Tıpkı, güç kaynağınız yoksa, elektrikler gittiğinde bilgisayarın RAM belleğindeki bilgilerin yok olması gibi.. "Unutmak" da böyle oluyormuş işte.. Sürekli tazelenmeyen, yinelenmeyen bilgiler ya bilinçaltına itiliyor ya da tamamen unutuluyor. O halde, Skinner'in sözünü ettiği "unutmak", mecazi anlamda olmuş oluyor.


Sözü beyinden açmışken, bir usta düşünürün insan beynini değirmen taşlarına benzetmesine değinelim. Değirmen taşlarının buğday eklenmeden çalıştırıldığına, biri birine sürtünerek kendi kendini parçalaması gibi, insan beyni de yeni bilgi eklenmediğinde kendini parçalar, bunalımlara neden olur. Bunu önlemek için de; sürekli yeni ama sağlıklı bilgiler öğrenmek, bunları biri birleriyle karşılaştırarak sentezlere varmak gereklidir..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder